15.06.2008

Türkiye 3-2 Çek Cumhuriyeti

Çeklerle en son oynadığımızda tribündeydim, İzmir'de Ümit Karan'ın son 4 dakikada attığı gollerle 2-2 olan maçtı. O maçta 2-0 olduğunda hazırlık maçı olmasının da etkisiyle "çeviririz ya iki üç atakla" diye düşünüyordum. Arkadaşlarım çıkıp giderken de ben tribünde inatla gol bekledim ve istediğimi almıştım. Bu akşam ise 2-0 olduğunda bu kadar ciddi ve önemli bir durumda Çeklerin maçı vereceğine inanmamıştım. Hatta inanmamak için 2'ye gerek yoktu, 1-0 biten devrenin arından Demir'e elendik diye yakındım durdum.
Kadroyu maçtan hemen önce öğrenmiştim, daha önce bakma gereği duymadım. Galatasaray'ı bu sene başarıya götüren kadronun iskeleti sahadaydı, yanına da olması gereken takviyeler yapılmıştı. Yani kadroyu görünce İsviçre ve Portekiz maçlarındaki kötü oyunla başlamayacağımızı düşünmüştüm ki en kötü başladığımız bu oldu sanırım. Çekler oyunu tamamen kendi ellerinde tuttu ilk devrede, üstlerine gidişlerimizde bile kontrol ellerindeydi.
İkinci devre başlarken hiç umudum yoktu ki Sabri-Semih değişikliğinin bu denli etkili olabileceğini sanmıyordum, Sabri hem Hamit'i rahatlattı hem de Jankulovski'nin ileri çıkışlarının önüne geçti. Sonrasında gelen Mehmet Topal-Kazım değişikliği de zorunluydu bir bakıma, sonuçta goller lazımdı ve çift ön liberodan ödün vermek lazımdı, iyi de oldu, Kazım oyuna girişiyle Hamit'in ortadan gitmesini sağladı. Hamit ilk defa ortadan hücum geliştirdiğinde skoru 2-1'e getiren golü attırdı Arda'ya.
2-1'i bulduktan sonra beraberliği sağlamak daha kolaydı, rehavete kapılıp aniden kendine gelen Çekler toparlanmaya başlamışken 2-2'yi Cech sayesinde bulduk. Norveçli ve Yunan kaleci ile bu turnuvaya katılabildik, çeyrek finali de yine rakip kalecinin katkısıyla oynuyoruz. Tabii ki o baskı ile normal bir gol de bulabilirdik ancak bu da işin tesadüfi yanı oldu biraz.
Artık böyle biter penaltıya gideriz diye düşünürken Nihat golü buldu ki yardımcı hakemi kutlamak lazım, o dakikada öyle kritik bir pozisyonda doğru kararı kestirebilmek zor olsa gerek. Nihat'a maç boyu saydırırken "Turnuva boyunca yattı, nerde bu Villarreal'deki adam" derken La Liga'daki gollerine benzer bir tanesini yolladı kaleye. 15 dakika içinde 2-0'dan 3-2'ye dönen maç ve tarihte 3. kez katıldığımız turnuvadaki 2. çeyrek final. Fatih Terim 2 hafta çok saçma ve anlamsız kadro kurmuştu herkese göre, yine en doğru kadro olmadığını söyleyebiliriz bu kadro için ancak kendi aldığı malzeme ile kendi işini gördü. Bir bildiği varmış mı denir yoksa denk geldi oldu mu denir ne denir ki..
2 maçta da geriden gelip alınan 6 puan var ki bunlardan bir tanesi de kalesini Petr Cech'in koruduğu ve geri dörtlüsü tamamen Seri A'da oynayan Çek Cumhuriyeti'ydi, yani savunma denen şeyin ana vatanından gelen isimlere karşı böylesine bir geri dönüş ve işi penaltıya kalmadan bitirmek mükemmeldi. Şu durumda Hırvatistan karşısında çaresiz ve zavallı bir oyun anlayışı beklemiyorum ben, Çek Cumhuriyeti maçı ile birlikte birşeylerin yapılabileceğinin ve imkansız olmadığının farkına varmış olmalı takım. Yarı final zor ama bu akşam çeyrek finale çıkmaktan daha zor asla değil. Final mi ? Beklemek görmek lazım 20.06.08 günü olacakları...
foto : uefa.com

Hiç yorum yok:

  ©Artemio Franchi. Template by Dicas Blogger.

TOPO